Üçüzlerimiz doğduktan on beş yıl sonra

Üçüzlerimiz doğduktan on beş yıl sonra



"Oturun daha iyi."



Başım dönmeye başladı. Hala "Üçü de kocanın çocukları" diyeceğini, özür dileyeceğini ve eve gideceğimizi sanıyordum. Ama doktor sayfayı çevirdi ve ayaklarımın altındaki zemini kaydıran kelimeleri söyledi:



"Üç oğlandan hiçbiri kocanın biyolojik çocuğu değil."



Kocam yavaşça bana döndü. Yüzü soldu, parmakları titredi.



"Biliyordum…" diye fısıldadı. "Hissediyordum…"



"Anlamıyorum…" Zar zor konuşabiliyordum. "Bu olamaz. İmkânsız."



Kafamda her şey bulanıklaştı. Hastane koridoru gözlerimin önünde sallandı. Orada oturup sadece nefes aldım, yoksa bayılacaktım. Kocam bana çöp gibi baktı.



Ama en kötüsü henüz gelmemişti. Doktor gözlerini kağıtlara indirdi:



"İkinci bir kontrol yaptık. Verilere göre, bu ne laboratuvar hatası ne de tesadüfi bir karışıklık. Kasıtlı yapılmış. On beş yıl önce IVF yaptığınız klinikle ilgili. Benzer onlarca vaka ortaya çıkarıldı…"



Sadakatsizlik değildi. Geçmişimden bir sır değildi. Büyük bir tıbbi skandaldı — kocanın genetik materyali yerine başka bir adamınkinin kullanıldığı.



Kocam yüzünü elleriyle kapattı.



"On beş yıl… on beş yıl onları benim çocuklarım sandım…"



Ve ben orada oturup kağıtlara bakarak, hayatımızın "önce" ve "sonra" diye ikiye ayrıldığını fark ettim.



Şimdi bu gerçeğin ailemizi yok edip etmemesine karar vermemiz gerekiyordu — ya da bunu bile atlatıp atlatamayacağımıza.