Doktorlar köpeği sahibine veda etmek için getirdiler
Doktorlar köpeği sahibine veda etmek için getirdiler
Hastane odası ağır bir sessizlikle doluydu; her insanı istenmeyen bir kefen gibi saran bir sessizlik. Sadece kalp monitörünün ritmik bip sesi duyuluyordu; istikrarlı ritmi, dengede asılı kalmış bir hayatın hatırlatıcısıydı. Odanın ortasında, hayatını başkalarına hizmet etmeye adamış, sevilen bir polis memuru olan Memur John Miller yatıyordu. Ama şimdi, zamana ve kırılganlığa karşı bir mücadele içinde sıkışıp kalmış, muhtaç durumda olan oydu.
Tıbbi ekip yatağın etrafında kasvetli bir şekilde dururken, kapıda hafif bir hışırtı tüm bakışları üzerine çekti. Orada, eşikte, John’un sadık Alman Kurdu partneri Duke duruyordu. Duke sıradan bir köpek değildi; John’un daimi yoldaşı, devriyedeki partneri ve en sadık dostuydu. Bugün, doktorlar ve hemşirelerin aralarındaki bağı bilerek ayarladıkları özel bir ziyaret için buradaydı.
Duke odaya sessizce girerken atmosfer değişti, pençelerinin muşamba zemine hafifçe vurduğu sesler yankılandı. Genellikle parlak ve tetikte olan gözleri, sanki anın ciddiyetini anlıyormuş gibi bir ağırlık taşıyordu. Ancak yatağa yaklaşırken tavrı değişti. Duke tereddütle yaklaşmak yerine aniden havlamaya başladı; keskin, ısrarcı ve havadaki hüznü gizleyen bir enerjiyle doluydu. Devamı sonraki sayfada Go’rsele ilerleyn…