Türkiye uyarısı
TÜRKİYE’NİN ALTI ÖLÜ FAYLARLA DOLU!
MTA’nın ‘Diri fay Haritası’na bakarak bile Türkiye’nin her noktasında deprem üretme potansiyeline sahip faylar olduğu açıkça görülüyor. Frank Hoogerbeets’in “Türkiye’de ölü fay diye bir şey yoktur. Arap ve Avrasya levhaları arasında sıkışan Anadolu mikro levhası, sürekli olarak Ege Denizi yönüne doğru hareket eder. Bu nedenle her zaman belirli düzeyde stres altındadır” sözleri her yerin deprem tehlikesini anlatmak konusunda doğru olsa da, ‘ölü fay’ olmadığı doğru değildi. Çünkü özellikle Akdeniz, yani Muğla ve Antalya başta olmak üzere pek çok şehrin altını örümcek ağı gibi saran ölü faylar vardı. Türkiye’yi çevreleyen sınır çizgisi üzerindeki her kent, geçmişte deprem üretmiş ancak şu an aktif olmayan fayların üzerine kurulmuştu. Her ne kadar aktif olmasa da bu faylar da haritalanmış ve bilim dünyasına sunulmuştu. Doç. Dr. Bülent Özmen konuya ilişkin açıklamasında, Hoogerbeets’in ‘Ölü fay yoktur’ çıkışının yanlış olduğunu şu sözlerle anlattı:
KİLİTLİ FAYLAR UZUN SÜRE SESSİZ KALABİLİR'
6.2’lik İstanbul depreminden sonra pek çok tartışma yaşanmış ve kilitli faylarla ölü fayların yerleri merak konusu olmuştu. Sismik sessizlik içinde olan yani herhangi bir deprem üretmeyen faylar belki de ölü değil kilitli olabilir. Peki ama bu nasıl anlaşılır? Ölü fay niteliği kazanan fayların özellikleri nelerdir? Doç. Dr. Bülent Özmen bunu, “Son on bin yılda en az bir kere hareket etmiş ve yüzey kırığı oluşturmuş ve gelecekte de yüzey faylanması oluşturma potansiyeline sahip olan faylar diri fay veya aktif fay olarak isimlendiriliyor. Ölü fay ise varlığı bilinen, fakat 2 milyon yıl içinde hiç hareket etmemiş ve deprem oluşturmamış faylara denir. Yani ölü fay, uzun jeolojik zaman süreci içinde kırılmış fakat 2 milyon yıl içinde kırılmamış faya deniyor” diye açıklıyor. Eğer büyük bir depremin ardından 2 milyon yıllık sessizlik sürecinin ilk yıllarını yaşayan bir fay varsa ‘ölü fay’ niteliği kazanması için önünde uzun yıllar var demektir. Yani tıpkı bir depremin öncü olup olmadığını büyük bir deprem olmadan bilemediğimiz gibi, ölü fayları da son ürettikleri depremden en az 2 milyon yıl sonra tanıyoruz.
HOOGERBEETS’İN 7.6’SI NE KADAR DOĞRU?
Deprem konusunda zaman zaman yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Frank Hoogerbeets’in İstanbul için de söyleyecekleri vardı. 'Deprem kâhini' olarak da bilinen Hoogerbeets, pek çok uzmanın tartışma konusu olan olası İstanbul depreminin büyüklüğünü 7.6’ya kadar varabileceği yönünde değerlendirmişti. "Türkiye'nin batısında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, Marmara Denizi'nde, 12 km derinlikte gerçekleşti. Bu bölge, 1509 yılında İstanbul'un doğusunda meydana gelen 7.2 ve 1766 yılında batısında meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki depremler gibi 7.0-7.6 aralığında depremler üretebilecek potansiyele sahiptir. Bugünkü deprem güçlüydü ve artçı sarsıntılar yaşanabilir" sözleriyle İstanbul’a dikkat çeken ‘deprem kâhininin’ açıklamalarını Doç. Dr. Bülent Özmen yorumladı.