İşte bu da gelinim neredeyse eski gelinim sayılır
– Sen ne diyorsun şimdi? – dedi sesi titreyerek. Bu ne biçim bir oyun?
Ona sakin bir şekilde baktım.
Oyun oynayan ben değildim, – dedim. Hayatımla ilgili karan gizlice alıp, bunu herkesin önünde açıklayan da ben değildim.
Sessizlik yine çöktü.
-Şunu bilin, – diye ekledim, bugün burada ağlamayacağım. Yalvarmayacağım. Kimseye kendimi anlatmaya çalışmayacağım. Çünkü ben kendimi yeterince
taniyorum.
Masaya doğru eğildim.
Bu yemekleri sabahın köründen beri ben yaptım. Ama artık sofranızda yerim yok. Ve bu, benim kaybım değil.
Ceketimi sandalyenin arkasından aldım. Ellerim hálá sakindi. İçimdeki fırtına, sanki doğru yere ulaştığı için dinmişti.
Kapıya doğru yürürken arkamdan bir ses geldi:
Yani her şeyi böyle bırakıp gidecek misin?
Durup arkamı döndüm.
Hayır, dedim. – Her şeyi geride bırakmıyorum. Kendimi alıp gidiyorum.
Kapıyı açtığımda serin hava yüzüme vurdu. İlk kez gerçekten nefes aldığımı hissettim. Arkamda kalan evden ne bir adım sesi geldi ne de bir çağı.
O an anladım ki, bazı vedalar sessizlikle yapılır.
Ve bazen insan, en güçlü cevabı hiçbir şey istemeyerek verir.
Kapıyı kapattım.
Bu kez, arkamdan kilitlenmedi.